Liderleri yoktu onların , olamazdı da , hayal kurmanın liderlik bir tarafı yoktu ki. Özel bir günleride yoktu diğer inanışlar gibi... Tek kural vardı onlar için saygı duymak... Onlar arasında boş konuşan, alaycı kimse yoktu.
Onlar için sıradan bir gündü. Tapınağın içi tamamen doluydu , herkesin gözü uzaklara dalmış hayal kuruyordu... Ve o sırada o lanet halk geldi. Yakıp yıkıyordu heryeri karanlığın halkı , o acımasız kavim gerçeklerdi... Hayal kurmaktan gerçekleri umursamaz olmuştu Hayal Tapınağının müridleri. Gerçekler büyük bir ordu gibi üstlerine gelmişti hayal halkının. Artık kaçacak yer yoktu, kimi evini kimi eşini kimi ise hayatını kaybetti o büyük akında...
İşte böyle oldu Hayal halkının sonu. Gerçekleri göremedikleri an onların sonu olmuştu... Hayat acımamıştı hiçbirine gerçekler acımamıştı.
Gerçekler acıydı ...